Demir eksikliği anemisi (DEA), dünya çapında en sık görülen anemi türüdür. DEA, yetersiz demir alımı, azalmış demir emilimi (örneğin, atrofik gastrit, inflamatuvar barsak hastalığı), artan demir ihtiyacı (örneğin, gebelik) veya artan demir kayıpları (örneğin, gastrointestinal kanama, menoraji) gibi nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Uzun süreli demir eksikliği, vücuttaki demir depolarının tükenmesine neden olarak eritropoezi (eritrosit üretimi) bozar ve mikrositik, hipokromik anemi ile sonuçlanır. DEA'nın semptomları genellikle non-spesifik olup, yorgunluk, solukluk, letarji, saç dökülmesi ve kırılgan tırnaklar gibi belirtiler içerebilir.
DEA tanısı için, belirli gruplarda (örneğin, gebe kadınlar, yaşlılar) rutin tarama önerilir. DEA, tipik olarak hipokromik, mikrositik bir anemi olarak karşımıza çıkar, ancak erken evrelerde normositik de olabilir. Serum ferritin seviyesinin düşük olması, demir eksikliğinin en önemli göstergelerindendir. Bununla birlikte, ek olarak serum demiri, total demir bağlama kapasitesi (TIBC) ve transferrin saturasyonu gibi testler de tanıyı desteklemek amacıyla kullanılabilir. DEA teşhisi konulduktan sonra, altta yatan etiyoloji belirlenmelidir. Yetişkinlerde gastroskopi ve kolonoskopi gibi endoskopik incelemeler yapılması önerilirken, anormal uterin kanaması olan kadınlarda jinekolojik değerlendirme yapılmalıdır. Çocuklarda ise semptomların detaylı değerlendirilmesi ve beslenme öyküsü, ileri tanısal testler için yol gösterici olabilir.
Ciddi anemi (Hb < 6 g/dL) olan veya kardiyopulmoner instabilite belirtileri gösteren hastalar genellikle eritrosit süspansiyonu transfüzyonu ile tedavi edilir. Diğer hastalar için ise oral veya parenteral demir replasman tedavisi uygulanabilir.