Perikardiyal efüzyon, pariyetal ve visseral perikard arasındaki perikardiyal boşlukta akut veya kronik sıvı birikimidir ve sıklıkla çeşitli altta yatan patolojilerle ilişkilidir. Bu sıvı, kanlı (örneğin, aort diseksiyonu sonrası) veya seröz (genellikle idiyopatik) olabilir. Perikard sert bir yapıya sahip olduğu için perikardiyal boşluğun kapasitesi sınırlıdır. Kronik efüzyonda, perikard belli bir derecede esneyerek bir miktar daha fazla sıvıya tolerans gösterebilirken; akut durumda eklenen sıvı hacmi hızla perikardiyal boşluğun maksimum kapasitesini aşmaktadır. Her iki durumda da sonuç genellikle kardiyak tamponaddır: kalp üzerinde kompresyon oluşturarak kardiyak output’ta hayatı tehdit edebilecek derecede bir azalmaya yol açabilir. Perikardiyal efüzyon başlangıçta asemptomatiktir; ancak kardiyak tamponad, hipotansiyon, taşikardi, juguler venöz dolgunluk ve pulsus paradoksus gibi belirgin bir klinik tabloya sahiptir. Tanısal yaklaşımda ekokardiyografi en önemli görüntüleme yöntemidir ve genellikle anekoik perikardiyal alanı ortaya koyar. Tedavi hemodinamik stabiliteye bağlı olarak belirlenir: hemodinamik olarak stabil olmayan hastalarda acil perikardiyal sıvı drenajı (perikardiyosentez veya cerrahi yoluyla) gerekirken; stabil hastalarda tedavi, altta yatan hastalığa yönelik olarak planlanır.
Perikardiyal Efüzyon ve Kardiyak Tamponad
Daha fazlasını okumak ister misiniz?
Bu özel yazıyı okumaya devam etmek için dahiliye.info sitesine abone olun.